| |||||||||||||||
Anasayfa | Resimler | Videolar | Yazar Ol | Yazar Girişi | Gönder | Facebook'ta Paylaş | Adresi Kaydet | Arama | RSS | |||||||||||||||
HABER ARAGALERİ |
Derin Düşün-ce filmi Hülya Avşar'ı bile çileden çıkardı
Altın Portakal Film Festivali'nde yer alan 'Derin Düşün-ce' filmi, ensest konuları içerdiği için büyük tepki çekiyor. Film, Hülya Avşar'ı bile çileden çıkardı.
Altın Portakal Film Festivali'nde yer alan "Derin Düşün-ce" filmi, ensest konuları içerdiği için büyük tepki çekiyor. Film, Hülya Avşar’ı bile çileden çıkardı. "Bu film bir çocuk pornosu. Festivalden kovdururum" dediği ve filmi uzman psikologlara incelettiği iddia ediliyor. Hülya Avşar’ın filme tepkisi, kaldığı otelin duvarlarını inletmiş, tartışma ve bağırma sesleri otel odalarından bile duyulmuş. Filmin en ateşli savunucusu ise Mine G. Kırıkkanat. "Derin Düşün-ce" isimli ensest film ile ilgili Vatan’da yer alan görüşlerden bazıları şöyle: Alper Turgut (Cumhuriyet): "Ben ensest sezdim. Yönetmen bence toplantıda geri vitese attı. Bu film, mümkünse televizyonda da, sinemada da gösterilmesin. Sıra dışı bir şey çekeyim derken, ensesti şirin gösteren bir film olmuş. Bir anlamı yok filmin. Hemen hemen hep cinsellik var. Ve küçük bir kız çocuğu da bunun içerisinde duruyor. Filmin amacının ne olduğunu anlayamadım. Hülya Avşar’a katılacağımı hiç düşünmüyordum ama katılıyorum bu konuda. Ensesti masum gösteriyor. Film beni irrite etti. Bir bakkal sahnesi var, bakkal ona ‘küçük o..’ diyor, kız yetişkin insanlarla babasını kıskandıracak hareketler yapıyor, annesinin ve dedesinin öldüğü gün baba grup seks yapıyor, kız da onları izliyor. Her şeyin cinsellik olduğu bir yerde ortada bir kız çocuğu var." Ali Ulvi Uyanık (SİYAD): "Cinselliğin karmaşık doğasına ilişkin bir film çekmiş. Bir aile, baba-kız ilişkisine odaklanmış. Ama kötü bir film, üç sözcükle. Kötü bir film olduğu için de girdiği tehlikeli alanda hiçbir varlık gösterememiş. Film üzerinde konuşup tartışmak, filmin olmayan değerini arttıracaktır. Cesur bir alana giriyor, çok iyi bir yönetmen olup, çok entellektüel olmanız gerekiyor iyi bir şey ortaya çıkarabilmek için. Çıkarttığı gürültüye baktığımızda yönetmen sansasyon yaratıp amacına ulaşmış." Çağatay Tosun'un yönettiği film güya ensest konusunda insanları düşünmeye sevk ediyormuş.! Ancak film, izleyenleri düşünmeye mi sevkediyor, yoksa ensesti mi özendiriyor, belli değil. Hülya Avşar’ın ve bir çok kişinin tepkisi de bu nedenle. Türkiye’de “Fatmagül’ün suçu ne” dizini çekenler de, tecavüz konusuna dikkat çekmek için çektiklerini iddia etmişlerdi. “Fatmagül’ün suçu ne” tecavüzü özendirip arttırmaktan başka bir işe yaramadı. Aynı şekilde “Aşk-ı Memnu” dizisi de gerçeklerinin yaşanmasından başka bir işe yaramadı..! Türkiye’nin güçlü aile yapısını ve ahlakını bozmak için seferber olan bir çok senarist, yapımcı ve gazeteci, bu emellerini gerçekleştirirken , sanatı ve basın özgürlüğünü kullanıyor, istismar ediyor. Altın Portakal Film Festivali’nde reklamı yapılan bir diğer çalışma da, Soner Yalçın'ın yönettiği, ancak bitiremediği için Halide Didem Kurt tarafından tamamlanan “Menekşe'den Önce” adlı belgesel. Belgesel, Sivas’da provokatörler tarafından gerçekleştirilen ve alevi-sünni gerginliğini arttırmak için tertiplenen Madımak olayını anlatıyor. Geçmişte yaşanmış üzücü bir olayı sürekli tekrar ederek, halkı kin ve nefrete sürükleyen, alevi-sünni düşmanlığını körükleyen böyle bir çalışmaya ödül verilmesi, Altın Portakal Film Festivali’ni sanattan uzaklaştırıp iyice siyasileştirdi. Altın Portakal Film Festivali gittikçe sanattan uzaklaşıp, Türkiye’nin değerlerine, birlik ve beraberliğine zarar vermek isteyen bir organizasyon haline dönüşüyor. Bu gidişle festival sanatsal özelliğini kaybedip, bir kaç kişinin kendi çalıp kendi oynadığı etkinlik haline dönüşecek.
|
YAZARLAREN SON HABERLER |
|||||||||||||
İletişim | Yazar Girişi | Kullanım Şartları ve Gizlilik | Sitene Ekle | |